12 Mart 2015 Perşembe
Herhangi bir ortamda konuşmaya başladık mı “insan yaratılmışların en şereflisidir. Diğer varlıklardan farklı olarak Allah (c.c.) bizleri akıl nimeti, şuur ve irade ile donatmıştır” diye hayvanlardan üstün olmamızla övünürüz.
ÖNE ÇIKANLAR
Birçoğunuz duymuştur Gölcük’te yaşanan öğretmen olan annesi tarafından birkaç günlük tatil uğruna evde ölüme terk edilen iki aylık bebeğin dramını.
Tevafuk eseri dün akşam bir fotoğraf ilişti gözüme ve içim burkuldu bu fotoğrafı görünce. Bütün gece bu fotoğrafın ekseninde düşünüp durdum.
35 yaşında bir bayan öğretmen 15 yaşındaki erkek öğrencisini 2 yıl boyunca taciz ediyor ve sırf ona yakın olabilmek için öğrencisinin ailesi ile de bir şekilde tanışıp onlarla da arkadaş oluyor.
Özel günler, birçok insanı sevindirip mutlu eder. Anneler günü de o günlerden biridir ve Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlamıştır.
Olay, Yunus’un eşcinsel bir ailenin yanında kalması ile patlak verdi ve sanki bu yeni bir şeymiş gibi kamuoyuna aktarıldı. Oysa bu ve benzeri talihsiz olaylar yıllardan beri var Hollanda da.
Bir zamanlar Hollanda’ya işçi olarak gelen Türkler, bir yandan Hollanda’ya alışmaya çalışırlarken diğer yandan para biriktirip en kısa zamanda memleketlerine geri dönme hayalleri kuruyorlardı. Dilini, kültürünü, geleneklerini bilmediği yabancı bir ülkede buldular kendilerini.
Modern dünya İslam’da kadının baskı altında tutulduğunu insan yerine konulmadığını sadece ev işlerinde düşündüğünü idda ediyor. Havva Koç Yazdı...
Geçtiğimiz haftalarda Hollanda’nın birçok yerinde şubesi olan büyük Hema mağazası başörtü satışları yapmak için hazırladığı özel başörtü reyonu nedeniyle gayri müslimlerden aldığı tepkiler yetmiyormuş gibi bazı Müslüman çevrelerden de olumsuz tepkiler almıştı.
“Aşk, azim ve Milli Görüş tekeden bile süt çıkarır” demişti merhum Prof.Dr.Necmettin Erbakan. Allah (cc) ondan razı olsun ki bir cümlede benim aşağıda onlarca yazdığım cümleleri, açıklamaya çalıştığım yazıyı bir cümlede toplamış, izah etmiş. Havva Koç Yazdı...
Ah be İsrail, şimdi zamanımıydı Filistin’e saldırmanın! Tam da Arakan olayını atlatmış, unutmuşken (!)
Lobide beklerken, filmin başlamasına 10 dakika gibi bir zaman kalmıştı ki karşımda beş tane tonton amcadan oluşan bir grup belirdi; ‘anlaşılan filmi yalnız izlemeyeceğim’ dedim kendi kendime.
Nerede ‘Muhteşem Yüzyıl yayından kaldırılana kadar eylemlere devam edeceğiz’ çığırtkanlığı yapan bizim muhafazakar Müslümanlar? Havva Koç Yazdı...
Evet, biz bu filmde yokuz! Çünkü filmin senaryosunu yazan senarist ve filmin yapımcısı aynaya bakarak böyle rezil bir filmi ortaya çıkarmışlar.
Akraba, aile ziyaretleri ve komşuluk ilişkileri dinimiz gereği çok önemli, bunu hepmiz biliyoruz. Peki ya akraba, aile, komşularımız dışında vatanından, yurdundan göçüp gelmiş, kimsesi olmayan garibanları ziyaret edip hal hatır sormak, bayramda onlarla birlikte olmak ve hediyeleşmek?
İslam (!) coğrafyasında yaşanan tatsız olaylar, Afrika Kıtası’nda meydana gelen açlık ve susuzluk, Avrupa’daki ekonomik kriz, Amerika’da yaşanan ahlaksızlıklar…
“Bizim davamız öyle kuru bir cihanğir davası değildir. Bizim davamız öyle toprak kazanmak, mal mülk kazanmak, şöhret kazanmak davası değildir.